Alp KURAL
Hikâyelerin En Güzeli
Merhaba. Ben Alp. En son sizinle yazdığım kitapta buluştuk. Ama bu ödev bahanesi ile sizinle buluşma fırsatımız oldu. Artık lafı gevelemeden hikâyeme başlıyorum. Bir Pazar günü idi. Cıvıl cıvıl güneş bana mutluluk veriyordu. Dedemlere gitmiştik. Çok sıkılıyordum. Dedem hikâye yazmamı önerdi. Ve hikâyem başladı. Kendimi her zaman olan üstü bir kişi olarak hayal ederim. Ama bu olay olabilir. Türk Astronot’u olarak uzaya gidiyordum. Yanımda eğitim almış bir maymun vardı.En iyi arkadaşım olmuştu.Sonunda geri sayım başladı.3-2-1-0.Füze gerektiğinden fazla hızlanmıştı.Kontrol edemiyorduk.Tam bir meteora çarpıyorduk ki...Annemin:”gidiyoruz tatlım” demesi ile kalemi elimden bıraktım.Bu da hikayemin sonu oldu.
Batuhan KURT
Kahramanları Karıştırmayalım Yine bir pazartesi günü Sosyal Bilgiler dersiydi.Konu ise "Vatan Kahramanları "'ydı.Sınıfın ise en çok sevdiği ders Sosyal Bilgilerdi,biri dışında tabi... Bu çocuğun adı Efecan'dı.Efecan Sosyal Bilgiler dersini sevmiyordu.Bu yüzden arkadaşları ona Afacan adını takıp şöyle bir şarkı söylüyorlardı: "Afacan Afacan Aklını derste sanan" diye dalga geçiyorlardı.Ama Efecan bundan hoşnut değildi.Onun aklı çizgi filmlerdeydi. Efecan okuldan eve dönerken çizgi film kahramanlarından güçlü bir şey olduğunu duydu.Ama aldırış etmedi.Oysa çizgi film kahramanlarının bile gerçek bir kahramana ihtiyacı vardı. Efecan sonra bunu araştırmaya karar verdi.Ama bir türlü sorusuna yanıt bulamıyordu. Kendi bulamayacağını anlayınca başkalarına sormaya karar verdi.Ama burdan da bir sonuç elde edemedi. En sonunda bunu öğretmenine danışmaya karar verdi. Çünkü o bütün soruların yanıtını biliyor ve bizlerle paylaşıyordu. Artık tek umudu öğretmeniydi.Öğretmenine bu konuyu danıştığında çok şaşırmıştı.Üstelik öğretmeni Efecan'a kaç gündür bu soruyu anlatıyor. Ama Efecan bunu duymuyordu. Sonunda Efecan gerçek bir kahraman olan "Türk Halkı"'yla ilgileniyor, hem de derslerinde çok başarılı oluyordu.Efecan sonunda doğruyu bulmuştu.
Özlem BÜR
Dürüstlüğün Ödülü Bir gün herkes pazarda alışveriş yapıyordu. O ise yerden çürük meyve ve sebzeleri topluyordu. Hasta annesini aç bırakmamak için bunu yapmalı idi. Bir bayan cüzdanını çantasına koyarken düşürdü. Çocuk cüzdanı eline aldı ve “Bu paraya ihtiyacım var.”dedi.Fakat sonra benden daha çok ihtiyacı olanlar olabilir.”dedi. Cüzdanı vermek için kendine geldiğinde bayan gözden kaybolmuştu. Sonra aklına pazarda bulunan zabıtalar geldi. Onların yanına gitti ve cüzdanı uzatarak” Bunu bir bayan düşürdü, verecektim fakat gözden kayboldu.” dedi.Anons yapıldı ve birkaç dakika sonra telaşlı bir bayan geldi. Zabıtalara, "Çok teşekkür ederim .İçinde maaşım vardı .Eğer bulamasaydım bir ay boyunca sıkıntı çekecektim.”dedi. Zabıtalardan biri “Bize değil, küçük beye teşekkür edin.Cüzdanı o bulup getirdi.” dedi. Bayan “Sağ ol yavrum,çok teşekkür ederim.”dedi .Ve bir miktar para uzattı .“Bunu kabul et,”dedi.Çocuk “Hayır bunu yapamam.”dedi.Bayan “O zaman beni annen veya babanla tanıştırır mısın,onlara teşekkür etmek istiyorum,”dedi.çocuk “Olur zaten evimiz çok yakında”,dedi.Evlerine geldiler.Ev çok kötü ve soğuktu.Tavan sızdırıyordu.Eski bir divanda çocuğun annesi yatıyordu ve çok kötü öksürüyordu.Bayanın içi acıdı.Çocuğun annesi güçlükle doğruldu ve “Hoş geldiniz,”dedi.Bayan “Hoş bulduk ben sizi kutluyorum çok iyi bir evlat yetiştirmişsiniz,”dedi.Çocuğun annesi “Sağ olun o yapması gerekeni yapmış ,”dedi.Bayan “Siz hastaneye gidemeyecek kadar hastasınız izninizle size yardım etmek istiyorum,” der ve birlikte hastaneye giderler.Çocuğun annesini tedavi için hastaneye yatırırlar.O sırada bayan evi tamir ettirir .Yeni eşya ve yiyecekler alır.Çocuk ve annesi hastaneden dönünce evlerini tanıyamazlar.Sonunda iki aile de huzura ve mutluluğa kavuşmuşlardır.Ve böylece dürüstlüğün ödülü yerini bulmuştur…
Pelin BOZAL
Yaz Tatili
Nihayet beklenen o gün gelmişti. Yaz tatilinin ilk günüydü. Bazı insanları tatile gitme telaşı sarmıştı. Yeliz ve ailesi de bu telaş içindeki kişiler arasındaydı. Annesi " haydi bavulu hazırlayacağım! Ne giyecekseniz yatağın üzerine koyun! ". diye bağırırken Yeliz ve ablası Yeşim bilgisayarda oyun oynamakla meşguldü. Annelerinin ikinci uyarısı üzerine Yeliz ve Yeşim ihtiyaçları olan her şeyi çıkarttılar. Bir tantana içinde bavulu hazırlamayı başardılar. Ertesi gün araba ile yola çıkacaklardı. Gidecekleri yer Kuşadası idi. Erkenden uyudular. Sabah erken kalktılar. Babası valizleri bagaja sığdıramadığından arabanın üstüne iple bağlayıp yerleştirdi. Sonunda yola çıkmaya eksiksiz hazırlardı. Yola çıktıktan epeyce zaman sonra Afyonkarahisar'da mola verdiler. Yemek yediler. Daha sonra orda konaklamaya karar verdiler. Sabah yine çok erken kalktılar. Öğlen saatlerine doğru Kuşadası'nda kalacakları otele varmışlardı. Otel o kadar büyüktü ki! Bir sürü havuz ve su kaydırakları vardı. Yeliz su kaydıraklarından korkuyordu. Ama en güzel kaydıraklar hatta dünyanın en uzun kaydırağı bile oradaydı. İlk iş olarak odalarına yerleştiler. Daha sonra havuza girdiler. Yeşim su kaydıraklarının olduğu yere gitmek istediğini söyledi. Yeliz de nasıl olsa kaymayacağım diye düşünerek "tamam" dedi. Yeşim, Yeliz'i en uzun kaydıraktan kayması için zorladı. Yeliz içinde korku olmasına rağmen Yeşim'e kayacağını söyledi. Çünkü her ne kadar korkuyor olsa bile onun da canı kaymak istiyordu. Kaydırağın tepesine çıktılar. Yeliz ve Yeşim iki kişilik bota binerek aşağıya doğru kaymaya başladılar. Yeliz ilk başta bir çığlık attı. Suya indiklerinde korkulacak bir şey olmadığını gördü. Yeliz tekrar binmek istediğini söyledi. Su kaydıraklarında biraz vakit geçirdikten sonra otel odasına gittiler. Duş aldılar ve akşam yemeği için hazırlandılar. Yeliz o gün hem eğlenmiş hem de bir şey öğrenmişti. Yeliz'in öğrendiği şey ,korkularımızla yüzleşmemiz gerektiği ve insanın korkuyu kendi kendine yaratmış olduğudur.
Hatice Sude EROĞLU
DOSTLUK KARAVANI Çok iyi anlaşan altı arkadaş vardı. Hiçbir zaman kavga etmez, küsmezlerdi. Güneşin her yeri parlattığı bir Cuma sabahı her zamanki gibi okula gitmişlerdi. Sınıfları aynıydı. Birlikte sınıfa girdiler. İlk derste öğretmenleri bir açıklama yaptı: — Çocuklar, sizden konusu dostluk olan bir hikaye yazmanızı istiyorum. Bu hikâyeyi ister tek, ister grup halinde yazabilirsiniz. Şimdiden başarılar…Öğretmenin açıklamasını dinleyen altı arkadaş teneffüste bu konu hakkında konuştular. Hikâyeyi grup halinde yazacaklardı ama buluşacakları bir yer yoktu. Yeşim hemen atıldı: —Benim babamın bayağı eski ama büyük bir karavanı var. Burada hikâyeyi yazabiliriz.Herkes çok sevindi, okul çıkışı, hemen Yeşimlere gidip babasından izin istediler. Yeşim’in babası karavanın çok eski olduğunu belirterek izin verdi. Çocuklar hemen işe başladılar. İlk olarak karavanı bir güzel temizlediler. Temizliği yaptıktan sonra hikâyede ne anlatacaklarına karar verdiler. Bu karavanda neler yaptıklarını ve bu çalışma sayesinde dostluklarının daha da büyüdüğünü yazacaklardı. Karavanın kapısının üstüne kocaman bir “Dostluk Karavanı” yazısı yapıştırdılar. Dostluk Karavanı artık altı arkadaşın buluşma yeri olmuştu.